Ödemi Engellemek mi, Ödem çözücü kullanmak mı?

Standart

odem 2

Ödem… Başta tansiyon hastaları ve diyabetikler olmak üzere çoğu kadının ortak derdi… Tansiyon ve diyabet gibi hastalıklara dayalı ödemler, doktorlar tarafından ilaç tedavisiyle takip ediliyor. Belli bir hastalığa dayalı olmayan ödemler için ise çoğu kadın doğal ödem söktürücüler kullanıyor.

Dut yaprağı, Elma sirkesi, Funda yaprağı, Karahindiba, Kiraz sapı… Aktarlarda hazırlanmış birçok bitki karışımı vs. vs. gibi doğal ödem söktürücüler kesinlikle ödem atmak için işe yarar.

AMA KAÇ KİŞİ BİLİR, DOĞAL ÖDEM ÇÖZÜCÜLERİN RİSKLERİNİ?

  • Fazla ödemini attığını, vücudunu susuz bırakmadığını?
  • Bu ürünleri ne sıklıkla ve ne kadar süreyle kullanacağını
  • Bu ürünlerle (herhangi biriyle) ödemini atarken aslında tuzu ve diğer mineralleri de attığını, bunun da aslında elektrolit dengesini bozduğunu
  • Elektrolit dengesi bozukluğunun çok ciddi, yaşamı tehdit eden sonuçları olduğunu
  • En basitinden, yorgunluk, halsizlik, kramp ve depresif (üzgün) ruh haline neden olduğunu
  • Metabolizmayı yavaşlatıp kilo almaya neden olabileceğini?
  • Uzun süre kullanımın karaciğeri yorabileceğini…

YANİ… AMAÇ; ÖDEMİ ATMAK YERİNE OLUŞUMUNU ENGELLEMEK OLMALIDIR…

Ödeme neden olan başka bir hastalık yoksa ödemin nedeni fazla tüketilen TUZDUR (sodyum) 1gram sodyum yaklaşık olarak 200 mililitre su tutar. Sofra tuzu (Kaya tuzu, Deniz tuzu, Okyanuz tuzu, Himalaya tuzu) % 98- % 99 oranında Sodyum klorürdür.

ÇÖZÜM;logo_yuvarlark

  1. Yemeklerinizi tuzsuz pişirin, masada tuz ekleyin
  2. Evde, Sodyumsuz, mineralli, İyotlu tuz tadı kullanın (Böbrek yetmezliğiniz yoksa ve Hipertroidi hastası değilseniz. Eğer bu hastalığınız varsa hiç tuz kullanmamalısınız.)
  3. Hazır gıdaların tuz veya sodyum içeriğine bakıp, az tuzlu/sodyumlu ürünleri tercih edin.
  4. Ketçap ve soslar çok yüksek oranda tuz içerir. Uzak durun
  5. Et ve tavuk suyu bulyonlardan uzak durun Çok tuzludurlar. Siz evde hazırlayın
  6. Taze ürünler tercih edin
  7. Zeytin, peynir gibi salamura ürünleri kaynarsudan geçirip tuzunu azaltın. Daha iyisi tuzsuzunu satınalın.
  8. Doğal beslenin, İhtiyacınız olan sodyum doğada yeterince var.
  9. Günde 2- 2,5 litre su tüketin.

Sonuç olarak; Hastalığa bağlı olan ve olmayan ödemlerin kaynağı büyük oranda aynıdır. Ve ödem oluşumu çoğu insan için engellenebilir bir durumdur.

 

Not: Yukarıdaki yazı bilgilendirme amaçlıdır. Tedavi amaçlı değildir.

Sofralarınızdan tuzlukları kaldırmayın, DEĞİŞTİRİN!

Standart

yemek masası

logo_yuvarlark

Evet evet, yanlış okumadınız. Sofralarınızdan tuzluklarınızı kaldırmayın, değiştirin. Çünkü masalarımızda, Hamilelerimizin sağlıklı hamilelik geçirmesi, bebek ve çocuklarımızın zeka ve bedensel gelişiminin tam olması, Hipertroidi hastası olmayan herkesin metabolizmasının yavaşlamaması, Gençlerimizin Guatr hastalığından ve troid kanserinden korunması için İyota ihtiyacımız var.  Haklısınız toplumca fazla tuz tüketiyoruz, Toplumun Kalp, Damar ve Böbrek sağlığının korunması, Hipertansiyon, inme gibi hastalıkların ve bunlara bağlı ölümlerin azalması için tuzun (Sodyumun) azaltılması gerekiyor. Ama bu şekilde olmaz. Olmaz, çünkü tuz aynı zamanda temel iyot kaynağımızdır. Ülkemiz sularında, iyot eksikliği vardır, bu yüzden gıdalarımızda da iyot eksikliği söz konusudur.  Masalarımızdan tuzu kaldırınca temel iyot kaynağımızı da kaldırmış oluruz. ( Eksik iyodun zararları için tıklayınız)  Hazır gıdalarda, pişirilirken yemeğe katılan tuzda iyot kalmaz veya çok azalır.
ülkemizde gittikçe yaygınlaşmaya başlayan Kaya tuzu, doğal tuz, Himalaya tuzu gibi tuzlarda da iyot bulunmamakta ya da çok az oranda bulunmaktadır. Dolayısıyla sofralarımızda yeri olmaması gereken ürünler değildir.
Masalarda ihtiyacımız olan; Sodyumsuz, Yüksek mineralli, İyotlu tuzdur. Ülkemizde bu özellikler sahip bir tuz var NaNo Life Tuz. Zeki, Kalp ve Böbrek dostu tuz tadı NaNo Life Tuz, sodyumsuzdur. Bu sayede sizi fazla sodyumun zararlarından koruduğu gibi İyotlu olduğu için eksik iyotun zararlarından da korur. Zengin mineral içeriği sayesinde, vücudunuzun mineral dengesinin korunmasına yardımcı olur.

Fazla sodyumun zararlarından korunmak için NaNo Tuz kullanımına ek olarak ne yapabiliriz?

  • Hazır gıda satın alırken az tuzlu ya da tuzsuz olanını tercih ediniz
  • Hazır sos ve ketçap kullanmayınız
  • Soya sosu çok fazla oranda tuz içerir olabildiğince uzak durunuz
  • Yemeklerinizin tadını baharatlarla zenginleştiriniz
  • Tuzlu çerezlerden uzak durunuz
  • Hazır çorbaların tuz oranları yüksektir, uzak durunuz
  • Turşunuzu NaNo Life Tuzla kurabilirsiniz, hazır olarak aldıysanız, sudan geçirerek tüketiniz.
  • Hazır et ve tavuk suları çok ciddi oranda tuz içerir. Hazır olarak almaktansa evde yapınız.

ÇOCUKLARIN BEDENSEL VE ZEKASAL GELİŞİMLERİNDE İYOTUN ROLÜ

Standart

zeki-çocukOkulların açılması ile birlikte anne babaları da okul telaşı sarmaya başladı. Çocuklarının en iyi şekilde eğitim alması, okulda en başarılı öğrenciler arasına girmesi için çabalayan ebeveynler, her şeyin en iyisini, en kalitelisini çocuklarına almaktadırlar. Ancak iş her şeyin dört dörtlük yapılması, eğitim ve öğretim için gerekli her malzemenin alınması ya da her yöntemin denenmesi ile bitmiyor.

Çocukların okuldaki başarılarında şüphesiz ki beslenmelerinin de çok büyük rolü var. Öğün atlamadan, gün içinde kendilerine yetecek kadar mineral ve vitamin alan çocukların, diğer çocuklara göre okulda daha başarılı ve derslerine daha iyi konstre olduğu yapılan araştırmalar sonucu ortaya konulmuştur. Bu araştırmalarda özellikle iyotun çocukların beyin gelişimi ve okul başarılarını doğrudan etkilediğini de değinilmiştir.

Çocukların beyin gelişimleri için günlük almaları gereken ortalama iyot miktarları vardır. Bu miktarlar 12 yaşın altındaki çocuklarda günlük 100-120 mg, 12 yaşın üzerindeki çocuklarda ise günlük 150 mg civarındadır. Hem vücudun hem de beynin ihtiyacı olan bu iyotun alınması için iyotca zengin besin maddelerinin tüketilmesi gerekir. Süt, yumurta, deniz ürünleri ve yeşil sebzeler iyot bakımından zengin besinlere verilebilecek en güzel örneklerdir.

Bazı durumlarda bu besin maddelerinin tüketilmesine rağmen, hala ihtiyaç duyulan iyot miktarına ulaşılamamaktadır. Bu durumda tüm yemeklerde kullanılan tuzlardan yardım alınmalıdır. İyot bakımından zengin olan tuzların yemek, hamur işi gibi besin maddelerinde kullanılması, günlük ihtiyaç duyulan iyotun alınmasında oldukça etkilidir. ANCAK BU DURUMDA DA FAZLA SODYUMUN ZARARLATI KARŞIMIZA ÇIKAR.

 İyot bakımından zengin, sodyumsuz tuz olan Nano tuz, hem çocuğunuzun hem de sizin günlük iyot gereksiniminizi karşılayacak niteliktedir. Diğer tuzlardan farklı olarak içeriğinde sodyum bulundurmayan Nano Tuz, bu yönü ile sodyumun zararlarından da çocuklarınızı korumaktadır. Fazla sodyum alımına bağlı olarak gelişen kalp-damar ve böbrek hastalıkları riskine karşı çocuğunuzu korumaya yardımcı olacak bu tuz, ileriki yaşlarında da çocuğunuzun sağlığı üzerinde olumlu etkilere sahip olacaktır.

Çocuklarınızın hem zeka hem beden gelişimine destek olurken, bir yandan da onların sağlığını korumak istiyorsanız, işe sofraların vazgeçilmezi tuzdan başlamalısınız. İyot bakımından zengin, sodyum içermeyen ilk ve tek tuz olma özelliği taşıyan Nano Tuz, hem çocuğunuzun hem de ailenizin diğer bireylerinin sağlığının korunmasında iyi bir yardımcıdır.

Diyabet ve Beslenme ( Kalp-Damar ve Böbrek koruyucu beslenme)

Standart

diyabeti durduralımTemel olarak, Diyabet tedavisinin amacı kan şekeri kontrolünü sağlayarak diyabetin seyrinde gelişebilecek bozuklukları (komplikasyonları) önlemek veya geciktirmek; böylece yaşam kalitenizi yükseltmektir. Diyabette bu amaca yönelik olarak tedavi, diyabetin tipine, karakteristiğine ve ilerleme durumuna göre temel olarak 3 şekilde yapılır.

  1. Sağlıklı beslenme ve egzersiz ile Sağlıklı beslenme, ağızdan alınacak antidiyabetik (OAD)
  2. ilaçlar ve egzersiz ile,
  3. Sağlıklı beslenme, insülin tedavisi ve egzersiz ile sağlanabilmektedir.

Bütün bunlarla beraber; Diyabetiklerin beslenmesinde dikkat etmesi gereken konu sadece kan şekeri kontrolü ile sınırlı değildir. Diyabetin komplikasyonları diye tanımladığımız durumlar, Hipertansiyon, inme, kalp-damar hastalıkları, böbrek harabiyeti, özellikle ayaklarda dolaşım bozukluğu ve benzeri hastalıklardır. Bu hastalıkların ortak noktası da; hepsinin damar harabiyeti sonucu ortaya çıkmasıdır. Beyindeki damar bozulunca, inme, Kalpteki damar bozulunca, kalp krizi veya Anjina, gibi. Bu yüzden temel amaç; Damarlarımızı korumak olmalıdır. Damarlarımızı bozduğu bilinen en önemli sebeplerin başında da AŞIRI TUZ (SODYUM) TÜKETİMİ gelmektedir. Öncelikli olarak Tuz tüketimini şeker tüketimi ile beraber, kısıtlamak yaşamsal önem taşımaktadır. Tuz Tüketiminin kısıtlanması sıklıkla hastaların uyum gösteremediği bir durumdur. Bu durumda; Sodyumsuz, Zengin Mineralli, (Potasyum, Magnezyum, Kalsiyum, Fosfor ve iyot ) içerikli tuz tadı, Doktora danışılarak kullanılabilir. Piyasada bu özelliklere sahip, bir adet ürün bulunmaktadır. NaNo Life Tuz. (https://nanolifetuz.wordpress.com/ , www.ideasaglik.com )

Diyabet, yaşamınızda başta beslenme planınız olmak üzere bazı değişikliklerin oluşmasını gerektirmektedir. Kan şekerini oluşturan asıl kaynak besinler olduğu için sağlıklı beslenme diyabette tedavinin temelidir.

Sağlıklı beslenmek için vücudun ihtiyacı olan öğeleri içeren besinleri yeterli miktarlarda ve öğün içinde dengeli bir şekilde tüketmeniz gerekmektedir. Sağlıklı beslenmek için ihtiyacımız olan öğeler ve bu besin öğelerini alacağınız temel yiyecek kaynakları şunlardır:

  • Karbonhidrat (tahıllar, un ve undan yapılmış yiyecekler, kuru baklagiller, patates, sebze ve meyveler, süt, yoğurt)
  • Protein (et, yumurta, peynir, süt, yoğurt )
  • Yağ (yağ ve et, yumurta, peynir, süt, yoğurt gibi yağ içeren yiyecekler)
  • Vitamin ve Mineral (sebze ve meyveler başta olmak üzere tüm yiyecekler)
  • Posa (sebze, meyve, kuru baklagiller ve tam taneli tahıllar)
  • Sağlıklı beslenmek için her gün çeşitli besinler tüketiniz. Çünkü her bir besinin içindeki besin öğesi farklıdır. Sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için vücudunuzun gereksinimi olan besin öğelerini ancak yiyecekleri çeşitlendirerek, yeterli bir şekilde sağlayabilirsiniz.

Diyabetinizin olması yaşamınız boyunca sevdiğiniz yiyecekleri yiyemeyecek olmanız anlamına gelmez. Fakat yediğiniz yiyecek çeşidine ve miktarına daha çok dikkat etmeniz gerekmektedir. Önemli olan kan şekerinin kontrolünü sağlamak için sebze, meyve, tahıl kaynaklarından zengin, ılımlı miktarda protein ve yağ ile kolesterolü sınırlandırılmış bir beslenme planı uygulamanızdır. Bu plan içinde yediğiniz besinlerin çeşidi, miktarı ve zamanı konusunda bilinçli olmanız ve bu bilince uygun davranmanız gerekir. Vücudunuz için gerekli olan besinlerin zaman ve miktar olarak belirli bir denge içinde alınması hiperglisemi ve hipoglisemiyi önleyerek, kan şekeri kontrolünü sağlayacak kan şekerinin kontrol altına alınması da kısa ve uzun dönemde gelişebilecek komplikasyonları önleyecek veya geciktirecektir.

Diyabeti olan birçok kişi beslenme planını uygulamak için aile ile yemek yeme zamanını ve birlikte yedikleri yemek çeşidini değiştirmekte, kendisi için ayrı yemek hazırlamaktadır. Oysa günümüzde diyabeti olan ve diyabeti olmayan bireylere önerilen sağlıklı beslenme önerileri farklı değildir. Diyabet, bireyin temel besin öğelerine olan gereksinim düzeylerini etkilemez. Diyabeti olmayan bir kişinin de rafine şeker tüketimini kısıtlaması, doymuş yağ ve kolesterolden zengin olan et, süt, yoğurt, peynir, yumurta gibi yiyecekleri belirli bir miktarda tüketmesi, az az ve sık sık yemek yemesi gerekmektedir.

Öğünlerden 1,5 saat sonra kan şekerinizi ölçerek farklı yiyeceklerin kan şekerinizi nasıl etkilediğini saptayabilir, farklı yiyecekler ile menü planlaması yapmak için değişim listelerinden faydalanabilirsiniz

Guatr Nedir, Guatr hastaları nasıl beslenmelidir?

Standart

Kaç Çeşit Guatr Vardır:

Tiroid bezi büyümeleri yani guatr 3 şekilde olabilir:
Zeki Çocuk1–    Basit Guatr: Tiroid hormonları normaldir. Bez içinde nodül yoktur. Tiroid bezinde büyüme vardır. Bu nedenle buna basit guatr adı da verilir.
2–    Nodüler guatr: Tiroid bezi büyür ancak bez içinde nodül dediğimiz nohut veya leblebi büyüklüğünde yumrular vardır. Nodüler guatrda  tiroid hormonları normal veya artmış olabilir.
3–    Dalan Guatr (Torasik veya Plonjan Guatr): Tiroid bezinin göğüs kafesi içine doğru büyümesi ve göğüs kafesi içine girmesi veya dalmasıdır.

GUATRDA  BESLENME  VE TUZ TÜKETİMİ
Tiroid bezinin-guatrın iyi çalışması için sebze ve meyve daha fazla yenmeli, yeteri kadar proteinli gıda alınmalıdır. Proteinin yeteri kadar alınması tiroid bezinin iyi çalışmasını sağlar. Özellikle haftada  iki defa yağlı balık yiyerek omega 3  yağ asitlerinden yeteri kadar alınmalıdır.
Karbonhidratlı gıdalarla fazla beslenmek ve yağlı yemekler tiroid bezine zarar verir.  Unlu ve  nişastalı gıdaları azaltmak gerekir.
Sebze ve meyve ile yeteri kadar A, C ve E vitamini  gibi antioksidan vitaminleri alanlarda tiroid-guatr kanseri daha az görüldüğünden bol sebze ve meyve yenmelidir.
Kara lahana, kabak, turp, şalgam ve karnabahar gibi sebzeler guatr yapmaz. Bu nedenle güvenle yenilebilir. Soya  fasulyesinin guatr yapıcı etkisi olmamakla birlikte iyot yetmezliği durumunda  guatra neden olabilir. Ülkemiz, iyot yetmezliği olan  bir ülke olduğundan tiroid sağlığı için soya ve ürünlerini fazla tüketmeyiniz. Yine soyadan elde edilen isoflovan isimli ilaç  menopoz sıkıntılarını azaltmak için  sık kullanılmaktadır. İyot eksikliğiniz yoksa bu ilacı güvenle kullanabilirsiniz. Ancak iyot eksikliğiniz varsa isoflovan ilacının  guatr ve tiroid hormonlarında bozukluk yapabileceğini unutmayınız.
Tiroid bezimiz için önemli bir gıda içeriği çeşitli sebze ve meyvelere renk veren flovanoit isimli kimyasal maddelerdir. Bunlar bizi kanser ve kalp hastalıklarından korurlar. Bu maddeler  normal sebze ve meyve ile alınan oranlarda tiroid bezine zarar vermezken destek ilaçları olarak  fazla miktarda alınırsa (genistein, quarcetin gibi) iyotun tiroid bezi tarafından tutulumunu önleyerek guatr oluşumuna neden olabilirler. Herbal  (bitki) ilaçları kullanırken içerisinde genistein ve quarcetin olup olmadığına dikkat ediniz.
Hindistan cevizi, balık ve keten tohumu tiroid bezinizin daha iyi çalışmasını sağlar.
Kafein, alkol, sigara ve şeker tiroid bezi için zararlıdır. Bunların az tüketilmesi gerekir.
Sulardaki klor ve florun fazla olması tiroid bezine zarar verdiğinden içilen suda bu minerallerin fazla olmamasına dikkat edilmelidir.  Özellikle fosfatlı gübrelerle bulaşmış sularda klor daha fazladır ve guatra neden olur.
Diş tedavisi sırasında amalgamdan ve civadan kaçınmak da tiroid sağlığı için önem taşır.
T4 hormonunun T3’e çevrilmesinde faydalı olan selenyum, çinko, E vitamini ve B6 vitamini içeren gıdaların yeteri kadar  yenmesi tiroid sağlığı için büyük önem taşır.
Ülkemizde iyot  ve selenyum yetmezliği vardır. Tiroid hastalığından korunmak için iyotlu tuz yemeli ve selenyumdan zengin gıdalarla beslenmelidir.
Selenyumun Önemi:
Erkekler günde 75 mikrogram, kadınlar  ise 60 mikrogram selenyum almalıdır. Selenyum kan düzeyinin normalde  85 mg/L olması gerekir. Bir dilim tam buğday ekmeğinde 10 mikrogram selenyum vardır. Ceviz, et, sakatatlar, balık ve kabuklu deniz ürünleri, kepekli unlar, süt ürünleri, sebze ve meyveler ve  yumurta gibi besinlerde bol miktarda selenyum vardır.
Proteinden fakir beslenenlerde selenyum yetmezliği sık görülür ve tiroid bezinin salgıladığı hormonlar vücutta yeterince etki edemezler.  Bir dilim tam buğday ekmeğinde 10 mikrogram selenyum vardır. Bu nedenle beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği yenmelidir. Ceviz, kırmızı et,  balık ve kabuklu deniz ürünleri, kepekli unlar, süt ürünleri, sebze ve meyveler ve  yumurta gibi besinlerde bol miktarda selenyum vardır. Selenyumun fazla alınması ise zararlı olmaktadır.  Günlük 400 mikrogramdan fazlası zararlıdır.  Yüksek dozda selenyum alınırsa T3 hormonu azalır ve TSH hormonu artarak hafif tiroid yetmezliği gelişir ve kilo alınır. Selenyum eksikliğinde vücutta E vitamini azalır ve tiroid bezi iltihabı daha sık görülür. Bu nedenle selenyum ve E vitamini birlikte vermek daha faydalıdır
Çinko Eksikliği:
Çinko eksikliğinde de tiroid hormon metabolizması bozulur ve kandaki T3 ve T4 hormonu % 30 oranında azalır. Bu arada T4  hormonunun  T3 hormonuna dönüşümünü sağlayan enzim (deiyodinaz enzimi) çinko eksikliğinde  % 67 oranında azaldığından  T3 hormon azlığı meydana gelir. Bu nedenle çinkodan zengin olan peynir, sığır eti, kepekli ekmek, tavuk, yumurta sarısı,süt ve süt ürünleri, balık, patates,ceviz, badem, tam tahıllar, kuru fasulye, lahana, ay çekirdeği ve kuzu eti gibi gıdalarla beslenmek tiroid sağlığımız için gereklidir.
Tuz Kullanımı:
Türkiye’de bölgelere göre değişmek üzere % 5-56 oranında guatr vardır. Guatr oluşmasında en büyük etken toprak ve suda yetersiz iyot olmasıdır. Guatr hastalığını önlemek amacıyla piyasada satılan bütün tuzlar 1999 yılı Ağustos ayından bu yana iyotlanmaktadır. Tuzların iyotlanması guatr hastalığının ortaya çıkışını engellemekte ancak bazı kişilerde aşırı iyot alınması nedeniyle zararlı yan etkilere veya hastalıklara neden olmaktadır. Piyasadaki tuzların iyotlanmasından sonraki  sürede kliniğimize veya polikliniklerimize başvuran hastalarda hipertiroidi dediğimiz tiroid bezinin aşırı çalışmasıyla karakterize olan hastalık (Halk arasında buna zehirli guatr da denmektedir) giderek artan sıklıkla karşımıza çıkmaya başlamıştır.  Tiroid bezi az çalışan hastalarda da (Hipotiroidisi olanlarda) iyotlu tuz bu hastalığın daha da şiddetlenmesine neden olmaktadır. Bu nedenle yemeklerimizde kullanılan tuzun iyotlu veya iyotsuz olması bazı hastalar veya kişiler için büyük önem taşımaktadır.
Kimler İyotlu Tuz Yemelidir?
Vücudumuzda boynumuzun ön tarafında bulunan tiroid bezinin yeterli hormon salgılayabilmesi için günlük en az 150 mikrogram iyodun gıdalar ve suyla alınması gerekir. Eğer yeteri kadar iyot alınmazsa guatr hastalığı oluşur. Guatr hastalığını önlemek için önceden bilinen bir tiroid hastalığı olmayan çocuklar, erişkinler ve gebe kadınlar iyotlu tuz yemelidir. Tiroid-guatr  hastalığı şüpheniz varsa bunun için bir endokrinoloji-metabolizma uzmanına başvurunuz ve ona göre hangi tuzu kullanacağınıza karar verilmelidir. Çocuğun annesinden emdiği sütte bulunan iyot onun beyin gelişimi için çok önemlidir. Yeterli iyot anne sütüyle alınmazsa beyin gelişimi iyi olmamaktadır. Bu nedenle emziren annelerin iyotlu tuz yemeleri veya iyot alımını yeteri kadar yapmaları gerekir. Bu amaçla içerisinde iyot bulunan vitamin ilaçlarından alınabilir. Eğer anne sigara içerse sütle  bebeğe iyot geçişi azalmaktadır. Bu nedenle emzirirken sigara içmek sizin kadar çocuğunuz için de zararlıdır. Eğer sigara içiliyorsa iyodun fazla alınması gerekir.
Kimler İyotsuz Tuz Yemelidir?
Nodüler guatrı, hipertiroidisi (tiroid bezi çok çalışanlar veya zehirli guatrı olanlar), hipotiroidisi (tiroid bezi az çalışanlar) olan hastalar özellikle iyotsuz yemelidirler. Bu tür hastalar iyotlu tuz yedikleri takdirde hastalıkları şiddetlenmektedir. İyotlu tuz yiyen nodüler guatrlı bir hastada alınan iyot, nodülün fazla çalışmasına neden olmakta ve hipertiroidi dediğimiz tiroid bezinin aşırı çalışmasıyla (terleme, çarpıntı, zayıflama, sinirlilik, ellerde titreme ile kendini gösterir) karakterize bir hastalığa neden olmaktadır. Yine anti-TPO antikoru kanlarında yüksek olan kişiler iyotlu tuz yediklerinde tiroid bezinin az çalışmasına neden olmaktadır. Bu tür hastalığı olanlar da özellikle iyotsuz tuz yemelidirler. İyotsuz tuz, süpermarketlerde veya bakkallarda  kendiliğinden tuzluklu bir şekilde satılmaktadır. Bu tuzların üzerinde veya etiketinde  iyotsuz olduğu yazmaktadır. Satın alırken buna dikkat etmek gerekir. Bu tuzları bulamayanlar ise kaya tuzu yemelidirler. Ailede bir kişi iyotsuz tuz yiyecekse yemekler tuzsuz pişirilmeli ve herkes kendi tuzunu kullanmalıdır, çünkü gelişme çağındaki çocuklar ile gebe ve emziren kadınların iyoda ihtiyaçları vardır.  İyotsuz tuz yemesi gereken tiroid hastaları röntgen filmleri çekilirken kullanılan ve içerisinde iyot bulunan ilaçlardan da etkilenmektedir. Koroner anjografi  veya tomografi çekilirklen kullanılan ilaçlardan 3-5 gün sonra geçöici tiroid yetmezliği ortaya çıkabilmektedir.

Neden NaNo Life Tuz kullanılmalı?

Standart

Kalp ve Böbrek Dostu Tuz tadı NaNo Life Tuz un Farkları nelerdir?

         iki Kötü

  1. NaNo Life Tuz un içeriğinde sodyum yoktur, dolayısıyla aşağıda açıklanan, aşırı sodyum tüketimine bağlı oluşabilecek, yüksek tansiyon, kalp ve damar hastalıkları, böbrek harabiyeti, ödem, kemik erimesi gibi hastalıklardan korunmanıza yardımcı olur.
  2. NaNo Tuzun içeriğinde Sodyum yerine, her gün yine dışarıdan almak zorunda olduğumuz ve ülkemiz beslenme alışkanlığında genel olarak eksik olan potasyum, magnezyum, kalsiyum, fosfor mineralleri vardır. NaNo tuz, bu mineral eksikliğine bağlı oluşabilecek sorunların da engellenmesine katkıda bulunur.
  3. NaNo Life Tuz, İyot içeriklidir. Ülkemiz sularında iyot eksikliği söz konusudur. Bundan dolayı tükettiğimiz gıdalarda da yeterince iyot bulunmamaktadır. Evde tüketilen tuzun azaltılması, iyot eksikliği sorununu da beraberinde getirmektedir. NaNo Tuz kullanımı ile iyot eksikliğinden oluşabilecek hastalık ve metabolizma yavaşlaması sorununun engellenmesi için iyi bir yöntemdir.

 Yazının tamamı için aşağıdaki linki tıklayınız.

Neden Kalp ve Böbrek Dostu Tuz Kullanmalıyız

Tuz Tüketimi Eğitimi

Standart

nanotuz-logo-profileDünya genelinde hızla artan kronik hastalıklardan ölen kişi sayısı ölümlerin büyük bir kısmını yaklaşık %60’ını oluşturmaktadır. Kronik hastalıklardan ölümlerin %80’i düşük ve orta gelirli ülkelerde gerçekleşmektedir. Eğer gereken önlemler alınmazsa 2015 yılında 41 milyon insanın kronik hastalıklardan dolayı öleceği tahmin edilmektedir. Kronik hastalıkların risk faktörleri elendiğinde kalp hastalıkları, felç ve tip 2 diyabetin %80’i, kanserlerin ise %40’ından fazlası önlenebilmektedir.

 

Detayları öğrenmek için sunumu indirebilirsiniz : Tuz Tüketimi Eğitimi

İyot eksikliği bakın nelere yol açıyor

Standart

Resim

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Ramazan Sarı, iyotun tiroid hormonunun yapımında en önemli madde olduğunun altını çizerek, “Toplum yaşlandıkça, kan basıncı yüksekliği, hipertansiyon riski artıyor. Hastalarımızın çoğuna tuzu kısıtlamalarını istiyoruz. Bir noktada tuza iyot koyuyoruz ve vücudumuza o iyotun girmesini istiyoruz, diğer taraftan tuzu kısıtlamaya çalışıyoruz. Uzun vadede tuz kısıtlaması nedeniyle, yeterince iyot alımı noktasında başarıya ulaşamayacağız” dedi.

VÜCUDUN “DİNAMOSU”

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları ve Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Ramazan Sarı, tiroid bezinin boyunun ön kısmında yerleşen ve vücut için hayati öneme sahip bir iç salgı bezi olduğunu söyledi. Normal ağırlığı yaklaşık 20 gram olan salgı bezinin herhangi bir nedenle büyümesine guatr denildiğini ifade eden Prof.Dr. Sarı, tiroidi vücudun dinamosu olarak tanımladı. Prof. Dr Sarı, guatr oluşumunda iyot elementinin gıda ile yetersiz alınması, genetik yatkınlık çevresel ve kişisel özelliklerin yanı sıra obezite ile doğrudan ilişkili olduğuna değindi. Tiroid rahatsızlıklarının toplumda sık görüldüğünden bahseden Prof. Dr. Sarı, tiroid bezinin fazla büyümesi halinde guatr hastalığının ortaya çıktığını belirtti.

 “HAMİLE POTANSİYELLİ HER KADININ TROİD HORMUNU MUTLAKA KONTROL EDİLMELİ”

Haşimato hastalığının doğurganlık dönemini doğrudan etkilediğinin altını çizen Prof.Dr. Sarı, şunları söyledi:

“Doğurganlık dönemini etkileyen bir hastalıktır. O nedenle bir anneyi sade bir kadın olarak değil doğurma potansiyeli varsa önem arz ediyor. Annede hipotirodi ve ya Haşimato varlığı, gebe kalamama riski veya kalırsa düşükle birlikte gelişiyor. Çoğunlukla bu hastalarda tiroid hormonu eksikliği belirgin ise bebeklerde zeka geriliği ortaya çıkıyor. Bu zeka ve gelişimsel gerilik hem anne hem toplum açısından ciddi bir yük oluşturuyor. O yüzden ülkemizde ve dünyada kabul gören doğurma potansiyeli olan her kadının mutlaka gebe kalmadan önce tiroid hormonlarına bakılması gerekir. Gebelik boyunca da bebeklerin etkilenmemesi için yakından izlenmesi gerekiyor.”

ERKEKLERDEKİ TROİD NODÜLLERİNE DİKKAT

Tiroid hastalıklarının endişe duyulması gereken başka bir noktasının tiroid bezinin içinde yuvarlak nodüllerin (tiroid dokusunun büyümesi) oluşması gerektiğini ifade eden Prof.Dr. Sarı, “Bu nodüller kanser potansiyelidir. Bu nodüllerin yüzde 15’i kadarı kanser riski taşıyor. Nodüller daha çok kadınlarda görülmesine rağmen erkeklerdeki nodüllerin daha çok kanser riski taşıdığını biliyoruz. O nedenle erkeklerde karşılaşılan nodüllere daha fazla önem atfetmek gerekiyor.

TUZ KISITLAMASI

İyot eksikliğinin guatrla ilişkisinin bilindiği için 1998 yılında tuzların iyotlanması ile ilgili bir program geliştirdiğini hatırlatan Prof.Dr. Sarı, “Bu program aslında aldığımız iyotu bir miktar düzeltti. Normal sınıra birçok yerde ulaştıramasa da, önceki eksiklikten iyi yere getirdi. Şöyle bir risk ortaya çıktı. Toplum yaşlanıyor. Yaşlandıkça, kan basıncı yüksekliği, hipertansiyon riski artıyor. Hastalarımızın çoğuna tuzu kısıtlamalarını istiyoruz. Bir noktada tuza iyot koyuyoruz ve vücudumuza o iyotun girmesini istiyoruz, diğer taraftan tuzu kısıtlamaya çalışıyoruz. Bu aslında bir çelişki doğuruyor. Belki uzun vadede tuz kısıtlaması nedeniyle, tuzların iyotlanmasıyla yeterince iyot alımı noktasında başarıya ulaşamayacağız. İyotlu tuz alınması noktasında alternatif yollar bulmamız gerekiyor. Sofralarda iyot preparasyonları, tabletleri gibi yolar bulabilir. İlaç halinde iyot satılmaktadır. Özellikle gebelerde iyot eksikliğine maruz kalmasın diye gebe hastalara ilave alarak iyot tabletleri kullanmalarını öneriyoruz” ifadelerini kullandı. 

TRT HABER’DEN ALINTILANMIŞTIR. http://www.trthaber.com/haber/saglik/iyot-eksikligi-bakin-nelere-yol-aciyor-129263.html 

NaNo Life Tuz Nedir?

Standart

           logo_yuvarlarkNaNo Life Tuz, aşağıda sıralanmış olan hastalıkların, gelişme geriliği ya da anormalliklerin oluşmasını engellemek ve/veya oluşmuşsa, seyrini iyileştirmek amacıyla formulize edilmiş tamamen doğal içerikli tuz tadıdır.

  1. NaNo Life tuz tadı, sodyumsuzdur, Toplumca Aşırı Sodyum tüketimine bağlı olarak gelişebilecek, hipertansiyon, kalp-damar hastalıkları, çeşitli kanser türleri, inme, osteoporoz, obezite, böbrek harabiyeti gibi hastalık hastalıkların ortaya çıkma olasılığını azaltmak,
  2. NaNo Life Tuz tadı, 25 ppm iyot içerir. Ülkemizdeki iyot eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkan hastalıkların ortaya çıkma riskin azalmasına destek olur.

İyot eksikliğinin sonucu olarak aşağıdaki hastalıklar ve anormallikler gelişir.

 

Anne Karnında ve Bebeklikte

  • Düşük
  • Ölü doğum
  • Bebek ölümü
  • Sağırlık
  • Dilsizlik
  • Cücelik
  • Zeka geriliği
  • Doğum anomalileri (Doğuştan olma bozukluklar)

Çocukluk ve Gençlikte

  • Guatr
  • Kısa boyluluk
  • Zihnin yetersiz çalışması
  • Öğrenme yetersizliği
  • Algılama ve öğrenmede yetersizlik

Yetişkinlerde

  • Guatr
  • Verim düşüklüğü
  • Tiroid kanser riski
  1. NaNo Life tuz tadı, zengin mineral içeriklidir. Özellikle, spor yapan ve zayıflama diyeti uygulayanlarda, kaybedilen veya eksik alınan Potasyum, magnezyum, kalsiyum, gibi temel elektrolitlerin tamamlanmasına destek olarak, mineral eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkabilecek yorgunluk, halsizlik, kramp, metabolizma yavaşlaması, gibi istenmeyen durumların oluşma riskini azaltır.

Ayrıntılı bilgi için

https://nanolifetuz.wordpress.com/

www.ideasaglik.com

https://www.facebook.com/Ideasaglik

https://www.facebook.com/nanotuzu?focus_composer=true

https://twitter.com/ideasaglik

 

Kalp ve Böbrek Dostu Tuz Tadı

Video

Birkaç milyon yıl boyunca insanoğlunun ataları günde 0,25 gr.dan daha az sodyum (tuz) içeren, Potasyum, Magnezyum ve Kalsiyumdan zengin besinler aldılar. Ortalama 5000 yıl önce Çinliler tuzun yiyeceklerin muhafazası için de kullanılabileceğini keşfettiler. Böylece kış boyunca yiyecekler saklandı, Yerleşik toplumların gelişimlerine olanak sağlandı; dolayısıyla tuz dünyada en çok tüketilen ve ticareti yapılan ürünlerden biri oldu. Derin dondurucu ve buzdolabının keşfinden sonra tuz artık koruyucu madde olarak kullanılmamaya başlandı, tuz alımı gerilemeye başlamıştı; fakat son zamanlarda yüksek miktarda tuz ile işlenen yiyeceklerin tüketiminin artması günümüzde tuzun kullanımını eski düzeylerine gelecek kadar arttırmıştır. Bu oran dünyadaki birçok ülkede ortalam 9-12gr./gün’dür; ülkemizde bu oran 15-18gr./gün arasında değişmektedir.
Tuz kullanımındaki bu değişiklikler bu yüksek miktardaki tuzun emiliminin sağlanması için böbreklere başa çıkılması zor bir görev vermiştir. Sonuçta, yüksek miktarlardaki tuz tüketimi, kan basıncının yükselmesine ona bağlı olarakta kalp damar hastalıklarına, böbrek hastalıklarına doğrudan sebep olmuştur. Bunun dışında indirekt yollarla obezite, böbrek taşları, osteoporoz, hiperlipidemi, diyabete eğilim, mide kanseri, barsak kanseri ve astım krizleriyle yakın bağlantıları vardır.