Spor, sağlık için yapılmakla beraber, spordan sonra kaybettiğimiz mineralleri yerine koymadığımızda faydadan çok zarar gördüğümüzü biliyor muydunuz?
Ter ile kaybedilen minerallerin geri alımını hesaba katmamak sağlığımızı olumsuz yönde etkiler.
Spor ve sağlık için dikkat etmemiz gereken temel mineraller, Sodyum, Potasyum, Magnezyum, Kalsiyum dur.
Atalarımızın beslenmesi, temel elektrolitlerden (mineral) potasyum, magnezyum ve kalsiyum yönünden daha zengin, sodyum yönünden çok daha fakirdi. Bu vücudumuzun ihtiyaçlarına daha uygun bir beslenme biçimidir. Günümüzde ise bunun tam tersi besleniyoruz. Bu durum da organizmamızın çalışma biçimini olumsuz yönde etkilemekte, kronik hastalıkların birçoğuna zemin hazırlamaktadır.
Elektrolitler, vücudun, yaşamsal faaliyetlerini yapmasını sağlayan, mutlaka dışarıdan alınması gereken minerallerdir. Bunların günlük alım miktarının önemli olduğu kadar, aralarındaki oransallık da, metabolizmanın (Vücut fonksiyonlarının) sağlıklı çalışması açısından kritik öneme sahiptir. Örneğin Sodyumu fazla alırsanız, Magnezyum ve kalsiyumu ne kadar fazla alırsanız alın, büyük oranda kullanılmadan atılacaktır. Bu da sonuç olarak ileriki dönemde hastalık olarak geri döneceği gibi, kısa vadede de spordan beklediğiniz yararı elde etmenizi zorlaştıracak, hatta ortadan kaldıracaktır. Örneğin, Zayıflamak istiyorsanız, Ödem problemini halledemeyeceğiniz için kilo verseniz bile kısa sürede geri almanıza sebep olacak, Kas yapmak istiyorsanız kaslarınızın belirginleşmesine engel olacak ya da olabileceğin gerisinde kalmasına neden olabilecektir.
Diğer bir mekanizmayla mineral dengesi bozukluğu; Kilo vermek için spor ve diyet yapanlarda, metabolizmayı yavaşlatacağından sporun ve zayıflama diyet programının etkinliğini bir süre sonra azaltacağı gibi, diyet programı sonunda, hızla ve daha fazla kilo almaya sebep olacaktır.
Bunun ötesinde, Kullanılabilir Potasyum ve magnezyum azlığı yorgunluk, bitkinlik hissiyatını artıracağından spor yapma motivasyonunuz azalacaktır. Durum tespiti açısından mineral alım alışkanlıklarımıza genel olarak bakacak olursak Ülkemizde Sodyum (TUZ) tüketimi çok fazla diğer mineraller, oldukça az alınmaktadır. Bu da metabolik paremetreleri bozmakta, ( Bkz. https://nanolifetuz.wordpress.com/2014/02/08/tuzun-sagliga-etkileri-nelerdir/ ) yukarıda belirtilen sorunlara ve ileride telafisi mümkün olmayan diğer sorunlara zemin açmaktadır. (Bkz. https://nanolifetuz.wordpress.com/2014/02/09/tuz-kisitlamanin-kan-basincini-dusurucu-etkisi-disindaki-faydalari-nelerdir
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, Günlük tuz İhtiyacımız 1-2 gram, Günlük alınabilir en yüksek miktar, 5 gramdır. Ülkemizde ise Günlük ortalama tüketim 16 gramdır. ( 1 gram tuz= 0,4 gram Sodyum). 16 Gr. Günlük alınan tuzun kaynağı, yaklaşık olarak % 70- 80 oranında hazır gıdalardır ( Ekmek, zeytin, Peynir, hazır çorba, bulyon, salça, sos, ketçap, vs.) %20-30 unu da mutfakta ve masa üzerinde kullanılan tuz oluşturmaktadır.
ÇÖZÜM:
Günlük sodyum alımımızı normal değerlere çekebilmemiz için hazır gıdaları alırken sodyum veya tuz içeriklerine dikkat ederek, düşük sodyumlu ya da düşük tuz oranına sahip ürünleri tercih etmeliyiz.
Bunun yanısıra, Evde kullandığımız tuz da Sodyumsuz, Potasyum, magnezyum, kalsiyum ve iyot içerikli olmalıdır.
Türkiye’nin ilk ve tek zengin mineralli, iyot katkılı, sodyumsuz Tuz tadı… NaNo Life Tuz.
NaNo LIfe Tuz - Blog 